Bilimin gelişmesinin ve sanayi devrimin yarattığı uygarlık ile birlikte insanoğlunun
yaşam biçimi ve gereksinimleri önemli ölçüde değişmiştir. Tüketici daha hızlı
çözümler üretme arayışı içerisine girmiştir. Bunu sağlamak içinse daha fazla kimyasal
maddenin hayatımıza girmesine izin verilmiştir. Ne yazık ki bu kimyasal maddelerin
yanlış, gereksiz ve aşırı miktarda kullanılması hem insanlığın hemde çevrenin
olumsuz etkilenmesine neden olmuştur. Örneğin; deterjanlar sağladığı temizlik
sayesinde sağlığımızın korunmasına yardımcı olurken yapısında bulunan organik ve
inorganik maddeler doğada birikerek çevreye ve sağlığa zarar vermektedir.
Günümüzde kimyasal maddelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanıldığı bir çok
sektör vardır. Yediğimiz gıdalardan bakım ürünlerine, böcek koruyuculardan plastik
maddelere kadar pek çok şekilde hayatımızın içerisine girmişlerdir. Özellikle organik
ve inorganik kimyasal maddeler, plastikler, sentetik reçineler, elyaflar, farmostatik
kimya maddeleri, ilaçlar, temizleme maddeleri, yıkama maddeleri, parlatma
maddeleri, boyalar, vernikler, laklar, petrol ürünleri ve benzeri maddeler ile birebir
temas halinde bulunmaktayız. Kimyasal maddelerin kullanıldığı sektörlere
elektrokaplama, metal işleme, izolasyon ve yapı sanayi, boya sanayi, batarya
sanayi örnek verilebilir.
Vücudumuza giren her kimyasal madde uygun yolla ve uygun dozda zararlı etki
meydana getirme kapasitesine sahiptir. Bir etki meydana getirebilmesi için öncelikle
belirli bir yoldan vücuda alınması gereklidir. Meydana gelen etkinin şiddeti ise
organizmada etki yerine ulaşan madde miktarına bağlıdır. Kimyasal maddeler insan
vücuduna solunum, deri veya göz absorpsiyon ve sindirim yolu ile
girmektedir. Kimyasalların sağlık risklerini etkileyen faktorlerin başında ilgili
kimyasalın fiziksel ve kimyasal özellikleri gelmektedir. Ayrıca kimyasala maruz kalan
kişinin fizyolojik özellikleri (yaş, cinsiyet, beslenme ve genetik faktörler) maruz kalma
şekli ve süresi sağlık risklerini etkilemektedir.
Kimyasalların toksik etkileri tüm organlarda aynı değildir. Genellikle bir veya iki
organı etkilerler. Kimyasalların toksik etkilerini gösterdikleri bu organlar hedef organ
olarak tanımlanır. İnsan vücudunda hedef organlar; deri, akciğer, merkezi sinir
sistemi, kan dolaşım sistemi, karaciğer ve böbrektir. Akciğeri hedef alan kimyasallara
asbest, silisyum, pamuk tuzu, kadminyum, berilyum ve dizel gazlar örnek verilebilir.
Kimyasal maddelerin zararlı etkilerinden korunmak için pek çok yol mevcuttur. Bu
yolların başında eğer mümkünse kimyasal maddeyi ortadan kaldırmak gelmektedir.
Ya da tehlikesiz veya daha az tehlikeli maddeler kullanılabilir. Bu önlemler
alınamıyor ise; kimyasalı ortamdan izole etmek, mühendislik önlemleri uygulamak,
güvenli çalışma alışkanlığı için çalışanları eğitmek veya çalışanlara kişisel koruyucu
donanım kullandırmak gerekir. Boya tabancisi ile çalışmayı örnek olarak ele alırsak;
şu önlemler sırasıyla yapılmalıdır. Boya içerisinde çözücü olarak kullanılan benzen
yerine aynı işlevi gören daha az zararlı toluen kullanılabilir. İş yeri ortamına bol
miktarda kimyasal yayan boya tabancası yerine uygunsa fırça kullanılabilir. Kimyasalı
ortamdan izole etmek amacıyla boya kabini içerisinde çalışılabilir. Boya yapılan
ortamda sürekli ortam ölçümleri yapılarak malzemenin miktarını güvenli seviyeye
genel ve yerel havalandırma ile çekilmesi sağlanabilir. Ayrıca çalışanlara karşı
karşıya kaldıkları tehlikeler ve alınması gereken önlemler ile ilgili eğitim verilebilir.
Kişisel koruyucu donanım olarak ise uygun iş elbisesi, maske, gözlük ve eldiven
kullandırılabilir.
Günümüz koşullarında ve ilerleyen teknolojiye bağlı olarak gelecek dönemlerde
kimyasal maddelerin kullanımının kaçınılmaz olduğu öngörülmektedir. Önemli olan
kullandığımız kimyasal maddeleri gerekli tüm önlemleri alarak ve bilinçli bir şekilde
kullanmaktadır.
Tuba TOSUN
C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı